Allah’a İnanmayan Kişilere Ne Ad Verilir?
Bugünlerde çok sık duyduğumuz, bazen de tartıştığımız bir soru bu: Allah’a inanmayan kişilere ne ad verilir? Gerçekten bir insana, inançları nedeniyle etiketler yapıştırmak ne kadar doğru? Hem toplum hem de birey olarak, kimliklerimizin en önemli parçalarından biri inançlarımıza dayalı. Ama ya inançsızsan? O zaman seni nasıl tanımlarız? Bu yazıda, Allah’a inanmayan kişilere verilen isimleri, toplumdaki yeri ve anlamını tartışacağız. Hem de bu konunun bana kattığı şeyleri, bazen içimden gelen soruları, kararsızlıklarımı yansıtarak… Çünkü ben de sıradan bir insanım, ne bir filozof ne de bir din adamı, sadece kafasında sürekli soru işaretleri olan bir genç yetişkin.
İlk Adımlar: Tanımların Peşinde
İstanbul’da yaşayan, gündüzleri ofiste çalışan, akşamları ise blog yazan sıradan bir insan olarak, her zaman çevremdeki insanların inançlarına duyduğum ilgiyi fark etmişimdir. Arkadaşlarım arasında farklı inanç sistemleri olan çok sayıda insan var. Kimisi Allah’a inanıyor, kimisi farklı bir dine ait, kimisi ise tamamen inançsız. Bu yüzden, Allah’a inanmayan kişilere ne ad verileceği sorusu, sosyal çevremde sıkça gündeme gelir. Ancak bu, basit bir etiket meselesi değil, derinlemesine düşünülmesi gereken bir konu.
İlk olarak, Allah’a inanmayan kişilere verilen çeşitli adları inceleyelim. En yaygın tanımlardan biri “ateist”tir. Ateizm, Tanrı’nın varlığına inanmamayı ifade eder. Bir diğer terim ise “deist”tir. Deizm, Allah’ın varlığını kabul etse de, evreni yaratıp müdahale etmediğine inanır. Bir diğer yaygın terim de “agnostik”tir. Agnostikler, Tanrı’nın varlığını ya da yokluğunu kesin olarak bilmenin mümkün olmadığına inanırlar. Yani, bu kavramların her biri aslında birer inanç biçimidir, değil mi?
Toplumun Algısı: Bir Etiket Ya Da Kimlik?
Peki, bu etiketler gerçekten doğru mu? İçimde bir yerde “Ateist” demek yeterli mi? Yoksa bu insanlar sadece bir inançsızlık durumu mu sergiliyorlar? Bazen kafamda bu soruları sorarken, arkadaşım Ahmet’le sohbetimi hatırlıyorum. Ahmet, Allah’a inanmadığını açıkça dile getiren bir arkadaşım. Bir gün, ona “Peki, bu seni kimlik olarak tanımlar mı?” diye sordum. Cevap verdi: “Beni sadece inancım tanımlamaz. Ben bir insanım, kişiliklerimiz daha derin bir şey değil mi?”
İçimdeki insan tarafım şu noktada devreye giriyor: “Ama bir insanın inancı, onun kişiliğini, değerlerini etkileyen bir şeydir, değil mi? O yüzden bu kadar tartışılıyor.” Bu yüzden de insanlar, kimliklerini başkalarına anlatırken, inançsızlıklarını da belirtiyor olabilirler. Çünkü toplum, inançsızlığı genellikle bir eksiklik, bir boşluk olarak algılar. Hatta bazen, dini inancı olmayan birini, ‘etiketleme’ ihtiyacı hisseder. Birinin Allah’a inanmaması, onun hakkında yapılan tartışmalara, zaman zaman önyargılara neden olabiliyor. Bu yüzden, bu etiketler genellikle toplumun bir yansımasıdır. Onlar için, her şey ya “inançlı” ya da “inançsız” olmalı gibi.
Geçmişten Günümüze: İnanmayanlara Bakış
Bir an geçmişe dönüp baktığımda, özellikle Osmanlı ve öncesinde dine dayalı bir toplum yapısı vardı. O zamanlar, Allah’a inanmayan bir kişi, genellikle toplumdan dışlanmış ya da garip karşılanmıştı. Yani, inançsız olmak, ciddi bir kimlik sorununa yol açabiliyordu. Günümüz Türkiye’sinde ise durum biraz daha farklı. İnsanlar, din konusundaki görüşlerini özgürce dile getirebiliyor, inançsızlık bir tabu olmaktan çıkmış gibi görünüyor. Ancak yine de “ateist” ya da “agnostik” olmak, bazen insanların iş yerinde, sosyal ortamlarda ya da aile içinde zor anlar yaşamasına yol açabiliyor. Bu kadar iç içe geçmiş bir toplumda, etiketler bir yandan insanlar arasında mesafe yaratıyor, diğer yandan onlara aidiyet duygusu kazandırıyor.
Gelecekte Neler Olabilir?
Gelecek nasıl olacak? Teknolojinin, bilimin ve dinin birbirinden giderek daha fazla ayrıştığı bir dünyada, Allah’a inanmayan kişilere bakış açısı değişir mi? Bana göre, gelecekte insanlar daha özgür, daha açık fikirli olacak ve belki de daha az etiketleme yapacak. Kim bilir, belki de bir gün, “Allah’a inanmayan” demek, kimseyi rahatsız etmeyen, sıradan bir bilgi haline gelecek. Çünkü sonunda, herkesin kendi inancını seçme hakkı var ve bu kimseyi tanımlamaz. İçimdeki insan tarafım işte bu konuda umutlu. Gelecek, inançsızlığı sadece bir fikir olarak kabul edebilir.
Sonuç Olarak…
Allah’a inanmayan kişilere verilen adların, aslında sadece birer etiket olduğunu kabul etmek gerekiyor. Bu etiketler, insanların kimliğini tanımlarken, inançlarını da yansıtır. Ama bu durum, onları tam olarak anlatmak için yeterli midir? Pek sanmıyorum. Çünkü bir insanı, sadece inancına göre yargılamak, onu tek bir kelimeyle tanımlamak oldukça dar bir bakış açısı sunar. Birinin Allah’a inanıp inanmaması, onun tüm insanlık durumunu anlatmaz. Sonuçta, hepimiz farklıyız, her birimiz bir hikayeye sahibiz. Bu yüzden belki de kimseye etiket takmadan, sadece birbirimizi dinleyerek, anlamaya çalışarak daha sağlıklı bir toplum inşa edebiliriz.