Cumhurbaşkanı Kanun Değiştirebilir mi? Gücün Sınırları ve Hikâyenin Kalbi
Bazı sorular vardır ki, sadece hukuk kitaplarında değil, hayatın tam ortasında yankılanır. “Cumhurbaşkanı kanun değiştirebilir mi?” sorusu da tam olarak böyle. Cevabı yalnızca maddelerde değil, insanların umutlarında, beklentilerinde ve hayal kırıklıklarında gizlidir. Gelin, bu meseleyi bir hukuk dersinden çok daha fazlası hâline getiren bir hikâyeyle birlikte keşfedelim.
İki Farklı Yol: Mehmet ve Elif’in Hikâyesi
Mehmet, genç yaşta siyasete atılmış, çözüm odaklı, stratejik düşünen bir danışmandı. Onun için meseleler netti: sorun varsa çözüm de vardır. Yeter ki doğru strateji kurulsun. Elif ise bir gazeteci… İnsan hikâyelerine dokunmayı seven, empatisi güçlü, ilişkiler üzerinden düşünen bir kadın. Onun için mesele sadece yasa veya politika değil, insanların hayatlarına nasıl dokunulduğuydu.
Bir akşam, meclis binasının yakınındaki küçük bir kafede buluştular. Gündemleri aynıydı: Yeni çıkarılan bir yasa, birçok vatandaş için haksız sonuçlar doğurmuştu. Elif, gözlerinde öfke ve umutla Mehmet’e sordu:
— “Cumhurbaşkanı bunu değiştiremez mi? Halk açıkça rahatsız. Bir kararnameyle düzeltemez mi?”
Mehmet, derin bir nefes aldı. “Keşke öyle kolay olsaydı,” dedi. “Ama gerçek öyle değil…”
Cumhurbaşkanının Yetkisi: Sınırlarıyla Birlikte Anlamak
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’na göre kanun yapma ve değiştirme yetkisi yasama organına, yani Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne aittir. Cumhurbaşkanı bu yetkiye doğrudan sahip değildir. Yani tek başına bir kanunu değiştiremez, yürürlükten kaldıramaz veya yenisini çıkaramaz.
Ancak bu, Cumhurbaşkanının etkisiz olduğu anlamına gelmez. Anayasa’nın 104. maddesi, Cumhurbaşkanına bazı önemli yetkiler tanır. Bunlar arasında yürütmeye ilişkin konularda Cumhurbaşkanlığı kararnameleri çıkarma, meclise kanun teklifi sunma önerisinde bulunma, yasaları veto ederek tekrar görüşülmesini isteme gibi önemli güçler vardır. Yani Cumhurbaşkanı doğrudan değiştirmez, ama değişimin yolunu açabilir.
Bir Veto Hikâyesi: Gücün İnce Kullanımı
Mehmet, Elif’e kahvesinden bir yudum alarak bir örnek verdi: “2019’da çıkarılan tartışmalı bir yasa vardı. Cumhurbaşkanı, bu yasayı imzalamayı reddetti ve meclise geri gönderdi. O veto, yasa yapım sürecini durdurmadı ama yeniden tartışılmasını sağladı. Sonuçta bazı maddeler değişti. İşte Cumhurbaşkanının gücü böyle çalışır: doğrudan değil, dolaylı.”
Elif düşüncelere daldı. “Yani,” dedi, “Cumhurbaşkanı aslında bir kapı aralıyor. Ama o kapıdan geçip geçmemek yine meclise bağlı.”
Cumhurbaşkanlığı Kararnameleri: Sınırlı Ama Etkili
2017 Anayasa değişikliğiyle birlikte Cumhurbaşkanı, yürütme alanında Cumhurbaşkanlığı kararnameleri çıkarma yetkisine kavuştu. Ancak bu kararname yetkisi kanunla düzenlenen konuları kapsayamaz. Eğer bir konuda zaten kanun varsa, kararname hükümsüz kalır. Ayrıca, kararname Anayasa’ya aykırı olursa Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilebilir.
Bu da sistemin dengesini gösterir: Yasama meclisin, yürütme Cumhurbaşkanının, denetim ise yargınındır. Hiçbiri diğerinin yerine geçemez.
Gücün Ötesinde Bir Gerçek: Halkın Rolü
O gece sohbet uzadıkça uzadı. Elif, hikâyeyi bir yazıya dönüştürmeye karar verdi. Yazısında, sadece Cumhurbaşkanının gücünü değil, asıl gücün halkın elinde olduğunu vurgulayacaktı. Çünkü halk sesini yükselttiğinde, yasa teklifleri değişiyor, politikalar yeniden şekilleniyor, veto yetkisi daha anlamlı hâle geliyordu.
Mehmet’in dediği gibi: “Cumhurbaşkanı kanunu tek başına değiştiremez ama toplum isterse, o değişimin öncüsü olabilir.”
Sonuç: Güç, Sadece Yetkide Değil, Etkileşimde
Cumhurbaşkanı, tek başına kanunları değiştiren bir figür değildir. Ama yasaların yönünü etkileyebilir, değişimin yolunu açabilir, toplumsal talebin sesi olduğunda siyasi dengeleri dönüştürebilir. Güç, sadece Anayasa maddelerinde değil, halkın iradesinde ve kurumsal işleyişin uyumunda saklıdır.
Peki sizce Cumhurbaşkanının yetkileri daha geniş mi olmalı, yoksa bugünkü denge doğru mu? Yasaların değişimi için halkın sesinin rolü ne kadar önemli? Düşüncelerinizi paylaşın, bu hikâyeyi birlikte büyütelim.